Kurban, İslam’da derin anlamlara sahip bir ibadettir. Bu ibadet, Hz. İbrahim (a.s.) ve oğlu Hz. İsmail’in (a.s.) Allah’a teslimiyetlerinin bir sembolü olarak her yıl Zilhicce ayının onuncu günü ve onu takip eden günlerde yerine getirilir. Kurban, kulluk şuuruyla yapılan ve Allah’a yakınlaşma vesilesi olan manevî bir fedakârlıktır. Peki kurbanın dinî hükmü nedir? Hangi mezhebe göre farz, hangisine göre vacip ya da sünnettir? Bu sorulara fıkhî deliller ışığında cevap arayalım.
Kurban İbadeti Hakkında Genel Bilgi
Kurban kelimesi, Arapça kökenli “k-r-b” kökünden türetilmiş olup yaklaşmak anlamına gelir. İbadet olarak kurban; belirli şartları taşıyan hayvanların, belirli vakitte ve Allah rızası için kesilmesini ifade eder. Kurban ibadeti, hicretin ikinci yılında meşru kılınmış ve Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) tarafından bizzat uygulanmıştır.
Kur’an-ı Kerim’de kurbanla ilgili olarak yer alan şu ayet, ibadetin mahiyetini açıklayıcı niteliktedir: “Onların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır. Fakat O’na ulaşacak olan, sizin takvanızdır…” (Hac 22/37)
Bu ayet, kurbanın yalnızca şekli değil, niyeti ve içeriğiyle de Allah’a sunulan bir ibadet olduğunu açıkça göstermektedir.
Hanefî Mezhebine Göre Kurbanın Hükmü
Hanefî mezhebinde kurban, vacip olarak kabul edilmiştir. Vacip, farz derecesine yakın bir yükümlülüktür. Kurban bayramında kurban kesmek için gerekli şartları taşıyan bir kişi, bu ibadeti yerine getirmek zorundadır. Hanefîler bu hükmü, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) şu hadisine dayandırır:
“Maddi durumu olup da kurban kesmeyen kimse bizim namazgâhımıza yaklaşmasın.” (İbn Mâce, Edâhî, 2)
Bu sert uyarı, ibadetin vurgusunu güçlendirirken Hanefî fakihleri tarafından da vacip hükmüne dayanak olarak görülmüştür.
Şâfiî Mezhebine Göre Kurbanın Hükmü
Şâfiî mezhebine göre kurban, sünnet-i müekkededir. Bu görüşe göre kurban, yapılması kuvvetle tavsiye edilen ancak terk edilmesi hâlinde günah olmayan bir ibadettir. Şâfiî âlimleri, vaciplik derecesine ulaşmadığını savunmakla birlikte imkânı olanların kurban ibadetini ihmal etmemesi gerektiğini ifade eder. Özellikle topluma örnek olma açısından, imkânı olan Müslümanların kurban kesmesi önemli bir nokta olarak görülmektedir.
Malikî ve Hanbelî Mezheplerine Göre Hüküm
Malikî mezhebinde kurbanın hükmü, Şâfiîler gibi sünnet-i müekkede kabul edilmiştir. Ancak bu mezhepte de tıpkı Hanefîlerde olduğu gibi sürekli terk edilmesi hoş karşılanmaz. Hanbelî mezhebinde de genel kanaat sünnet yönündedir. Bu dört mezhepte de ortak kanaat, kurbanın çok önemli bir ibadet olduğu ve her Müslümanın gücü yettiğince bu ibadeti yerine getirmesi gerektiği yönündedir.
Kurbanın Farz Olduğunu Savunan Görüşler Nelerdir?
Bazı çağdaş yorumcular ve fakihler, kurban ibadetinin farz olduğu kanaatindedir. Bu görüşü savunanlar, Kur’an’daki “Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.” (Kevser 108/2) ayetinin delil olduğunu ileri sürer. Ancak bu görüş, klasik fıkıh kaynaklarında ağırlık kazanmamıştır. Geleneksel anlayışta kurban ibadeti, ya vacip ya da sünnet-i müekkede olarak değerlendirilmiştir.
Kurbanın Hükmü ile İlgili Ayet ve Hadisler
Kur’an’da Hac Suresi’nin 34 ve 37. ayetleri kurban ibadetinin ruhunu anlatırken hadis-i şerifler de bu ibadetin nasıl ifa edilmesi gerektiğini açıklar. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in, kurban kesmekteki istikrarı ve ümmetine olan tavsiyesi, kurban ibadetinin sıradan bir gelenek değil, dini açıdan önemli bir yükümlülük olduğunu ortaya koyar.
Hadislerde kurban hakkında geçen bazı beyanlar şunlardır:
“Ademoğlu, Kurban Bayramı günü Allah’a kurban kesmekten daha sevimli bir amel işlemiş olamaz…” (Tirmizî, Edâhî, 1)
Bu hadis, kurbanın sadece şekli değil, kalben yapılan bir ibadet olduğunu da ifade etmektedir.
Kurban Kesmenin Şartları
Kurbanın hükmü kadar kimin için vacip olduğu da fıkhî bir konudur. Kurban kesmek için gerekli şartlar şunlardır:
- Müslüman olmak
- Akıl sağlığı yerinde olmak
- Ergenlik çağına ulaşmak
- Mukim olmak (seferî olmamak)
- Nisap miktarı mala sahip olmak (yaklaşık 81 gram altın veya karşılığı değerinde mal)
Bu şartlara sahip olan kimseler, Hanefî mezhebine göre kurban kesmekle yükümlüdür. Diğer mezheplerde bu şartlar gerçekleşmiş olsa dahi kurban kesmek sünnet-i müekkededir.
Şükür ve Akika Kurbanı ile Farkı Nedir?
Kurban bayramında kesilen kurban, belirli bir vakitte ve belirli şartlar altında eda edilen özel bir ibadettir. Akika kurbanı ve şükür kurbanı gibi diğer kurban türlerinden farklı olarak bu ibadet belirli günlerle sınırlıdır ve genellikle toplu şekilde yerine getirilir. Akika kurbanı doğan çocuk için, şükür kurbanı ise bir nimete kavuşulduğunda kesilir. Bayram kurbanı ise ümmetin birlik ve beraberliğini güçlendiren, sosyal yardımlaşmayı teşvik eden bir ibadettir.
Kurban ibadetinin hükmü, mezheplere göre farklılık arz etmekle birlikte tüm İslam âlimleri tarafından önemle tavsiye edilen bir kulluk göstergesidir. Hanefî mezhebine göre vacip, diğer mezheplere göre ise sünnet-i müekkede olan kurban, hem bireysel takvanın bir işareti hem de toplumsal dayanışmanın bir aracıdır. Kurbanın yalnızca etini dağıtmakla kalmayıp taşıdığı manevî değeri idrak etmek ve bu bilinci kuşanarak ibadeti yerine getirmek, Müslümanlar için büyük bir kazançtır. Her Müslüman, kendi mezhebine göre hareket etmekle birlikte kurban ibadetine gereken önemi vermeli ve bu ibadeti hakkıyla yerine getirmeye gayret etmelidir.