Muharrem ayı, İslam takvimine göre hicri yılın ilk ayıdır ve bu özelliğiyle müminler için büyük bir öneme sahiptir. Aynı zamanda Allah katında faziletli kılınmış dört haram aydan biridir. Haram aylar; Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep ayıdır. Kur’ân-ı Kerîm’de bu ayların değeri şöyle ifade edilir: “Gökleri ve yeri yarattığı günden beri Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır.” (Tevbe, 36). Bu aylar savaşmanın haram kılındığı, barışın ve huzurun yayılması gereken dönemlerdir. Muharrem ayı da bu yönüyle hem tarihsel açıdan hem de ibadet açısından ayrı bir yere sahiptir.
Muharrem Ayının Fazileti
Peygamber Efendimiz (s.a.v), Muharrem ayını “Allah’ın ayı” olarak nitelendirmiştir. Bu ifade, Muharrem ayına özel bir kutsiyet kazandırmaktadır. Resûlullah Efendimiz, bu ayda tutulacak oruçların, Ramazan’dan sonra en faziletli oruçlar olduğunu bildirmiştir. “Ramazan’dan sonra en faziletli oruç, Allah’ın ayı Muharrem’de tutulan oruçtur.” (Müslim, Sıyâm, 202). Bu hadis, müminlerin Muharrem ayını oruçla değerlendirmesi gerektiğine işaret eder. Elbette Muharrem ayının fazileti yalnızca oruçla sınırlı değildir. Aynı zamanda tevbe, dua, tefekkür ve ibadetle geçirilen her an, kulun Rabbine yaklaşmasına vesile olur.
Hicrî Yılbaşı ve Muharrem Ayı
Muharrem ayı, İslam tarihinde önemli bir dönüm noktası olan hicret hadisesiyle birlikte anılır. Hz. Ömer (r.a) döneminde hicretin takvim başlangıcı olarak kabul edilmesiyle birlikte Muharrem ayı hicrî yılın ilk ayı ilan edilmiştir. Bu yönüyle Muharrem, yeni bir başlangıcın, sabrın ve imanla yapılan bir göçün simgesi olmuştur. Hicrî yılbaşı, Müslümanların takvimsel bir başlangıçtan çok, manevî bir yenilenme dönemini idrak etmesini sağlar.
Aşûre Günü ve Önemi
Muharrem ayının en dikkat çekici günü hiç şüphesiz Aşûre günüdür. Hicrî takvime göre Muharrem’in onuncu günü olan bu mübarek zaman dilimi, birçok önemli olayın yaşandığı bir gündür. Rivayetlere göre Hz. Nuh’un gemisinin tufandan kurtulması, Hz. Musa’nın Firavun’un zulmünden İsrailoğulları ile birlikte kurtulması, Hz. İbrahim’in ateşten kurtulması ve Hz. Adem’in tevbesinin kabul edilmesi gibi birçok ilahi lütuf bu günde gerçekleşmiştir. Bu sebeple Aşûre günü, Allah’ın kullarına rahmetinin ve affının tecelli ettiği bir vakit olarak değerlendirilir.
Aşûre Gününde Oruç Tutmanın Fazileti
Resûlullah Efendimiz, Aşûre günü oruç tutmuş ve ümmetine de bunu tavsiye etmiştir. Hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur: “Aşûre günü orucu, bir önceki yılın günahlarına kefaret olur.” (Müslim, Sıyâm, 196). Ancak bu orucun Yahudilere benzememesi amacıyla Muharrem’in 9’u veya 11’iyle birlikte tutulması sünnet kabul edilmiştir. Bu şekilde, sünnete uygun hareket edilmiş olur ve orucun faziletinden istifade edilir. Aşûre orucu, Ramazan dışındaki en faziletli oruçlardan biri olarak görüldüğünden özellikle bu ayda tutulması müminler için ayrı bir manevi kazanç vesilesi olur.
Kerbelâ Hadisesi ve Muharrem Ayı
Muharrem ayı, sevinç ve rahmet vesilesi olduğu kadar büyük bir hüznün de adıdır. Hicrî 61. yılda Muharrem’in 10. gününde, Hz. Hüseyin (r.a) ve beraberindeki masum insanlar, Kerbelâ’da hunharca şehit edilmiştir. Bu acı olay, İslam ümmetinin tarihindeki en trajik vakalardan biridir. Hz. Peygamber’in torunu olan Hz. Hüseyin’in uğradığı zulüm, müminlerin yüreğinde derin bir iz bırakmıştır. Bu olay, Müslümanlar için bir matem, adalet, direniş ve teslimiyetin sembolüdür. Bu sebeple Muharrem ayı, tefekkürle geçirilmesi gereken bir zaman dilimidir.
Muharrem Ayında Yapılması Tavsiye Edilen İbadetler
Muharrem ayında, oruç tutmak başta olmak üzere nafile namazlar kılmak, Kur’an okumak, sadaka vermek, fakirleri gözetmek ve özellikle dua ile meşgul olmak tavsiye edilir. Bu ayda yapılan her türlü ibadet, Allah katında kat kat sevapla karşılık bulur. Kalplerin yumuşadığı ve gözyaşlarının rahmete dönüştüğü Muharrem ayı, kişinin iç dünyasını arındırmasına vesile olur. Aşûre günü orucuna ek olarak o gün sevdiklerine ikramda bulunmak ve aile efradına bolluk içinde bir sofra sunmak da sünnet uygulamalar arasında yer alır. Resûlullah (s.a.v), Aşûre gününde ailesine ikramda bulunan kişinin, tüm senesinin bereket içinde geçeceğini müjdelemiştir.
Muharrem ayına dair toplumda bazı yanlış inanışlar ve hurafeler de yaygın hâle gelmiştir. Bu ayın uğursuz olduğu ve Muharrem ayında nikâh kıymanın yasak olduğu gibi anlayışlar, İslam’ın temel kaynaklarıyla çelişir. Diyanet İşleri Başkanlığı ve ilim ehli bu tür batıl inançlara karşı dikkatli olunması gerektiğini vurgular. İbadet ve ahlaki tavır açısından her ayın kendine özgü bir güzelliği vardır. Muharrem ayını da diğer zaman dilimlerinden ayıran temel unsur, Allah’ın bu aya atfettiği özel değerdir. Bu nedenle Muharrem ayını sünnet çizgisinde ve hurafelerden uzak bir anlayışla değerlendirmek gerekir.
Muharrem ayı, İslam’ın zaman kavramına yüklediği manevi derinliği hissettiren nadide bir dönemdir. Bu ayda tutulan oruçlar, yapılan dualar, verilen sadakalar ve hatırlanan tarihi hadiseler, kişinin hem kalbini hem de niyetlerini tazelemesine imkân sunar. Mümin, bu ayı hakkıyla değerlendirdiğinde, yıl boyunca sürecek bir manevî hazırlığın temelini atmış olur. Muharrem ayını layıkıyla idrak eden kalpler, rahmetin, merhametin ve hikmetin farkına varır; sabrın ve sadakatin izinden yürür.